Bir bayram sabahı, sevinç ve mutlulukla geleneklerin yaşandığı bir günde, Türkiye'de halkı derinden sarsan bir olay meydana geldi. Dilan, kocası tarafından katledildi. Bu acı olay, yalnızca bir aileyi değil, aynı zamanda toplumun genelinde de bir yas havası estirdi. Kadına yönelik şiddet olaylarının artış gösterdiği şu günlerde, Dilan'ın ölümü, bu sorunun ne denli vahim bir boyuta ulaştığını bir kez daha gözler önüne serdi. Herkesin bayram coşkusunu paylaştığı bir zamanda yaşanan bu cinayet, bir kadının hayatının sona ermesine neden oldu. Dilan'ın hikayesi, sosyal medyada geniş yankı bulmuşken, özellikle kadın hakları savunucuları bu olaya dikkat çekmek için çeşitli kampanyalar başlattı.
Olay, 28 Temmuz 2023 tarihinde, İstanbul'un bir mahallesinde gerçekleşti. Dilan'ın, ailesiyle birlikte bayram sabahını kutlaması için evine davet edilen kocası, henüz kimsenin beklemediği bir anda sinir krizi geçirerek Dilan'a saldırdı. Yakınları, Dilan'ın sürekli mağdur olduğu şiddet dolu bir ilişki içinde bulunduğunu ifade ederken, Dilan'ın bu durumu kabullendiği ve her seferinde eşine ikinci bir şans vermek adına affetmeyi seçtiği belirtilmektedir. Ancak bayram sabahı yaşanan bu olay, tüm toleransın bir son bulmasına neden oldu.
Dilan, sadece 29 yaşında genç bir kadındı. Hayatına dair umutları, geleceğe dair hayalleri olan, sevdikleriyle birlikte mutlu bir yaşam sürmek isteyen bir bireydi. Ailesinin ve arkadaşlarının gözünde, sevgi dolu bir eş, bir dost ve bir kız kardeş olan Dilan, son zamanlarda yaşadığı sıkıntılarla baş etmekte zorlanıyordu. Ailesi, Dilan'ın kocası tarafından sürekli fiziksel ve psikolojik şiddete maruz kaldığını, bunun sonucunda Dilan'ın hem ruh halinin hem de sağlığının olumsuz etkilendiğini dile getirdi. Ne yazık ki, bayramda buluşmak için evine çağrılan Dilan, bu bulanık ilişkiden kurtulmanın bir yolunu bulamadı.
Dilan’ın ölüm haberi, sosyal medyada büyük bir infiale yol açtı. Kadına yönelik şiddet olaylarının artışı, toplumda büyük bir tartışma konusu haline gelirken, çeşitli aktivistler, bu gibi olayların önüne geçmek için devletin daha etkin önlemler alması gerektiğini vurguladı. Dilan'ın cinayetinin ardından birçok kadın hakları örgütü, “Dilan yalnız değildi” sloganıyla kampanyalar düzenlemeye başladı. Önemli isimler, sosyal medya aracılığıyla bu konuya dikkat çekerek, her kadının sadece fiziksel değil, ruhsal şiddetten de korunması gerektiğini savundu.
Uzmanlar, kadına yönelik şiddet ve cinayetlerin ardında çoğunlukla toplumsal normlar ve cinsiyet eşitsizliği olduğunu belirtmektedir. Türkiye, yıllardır kadın cinayetleriyle anılmakta. Birçok kadının yaşamı, kendi hayatlarından daha fazlasını ifade ediyor. Birçok aile için, bu olaylar sadece birer istatistik olarak kalırken, Dilan’ın ailesi ve arkadaşları için kaybedilen bir hayat, geride bırakılan bir umut ve hayal demekti. Kadınların maruz kaldığı şiddetin sona ermesi, sadece kadınların değil, aynı zamanda toplumun da sağlıklı bir şekilde ilerleyebilmesi adına hayati bir öneme sahiptir.
Bütün bu yaşananlar, kadına karşı yapılan şiddetin bir gün sona ereceği umudunu taşırken, Dilan’ın hayatı, toplumda bir farkındalık yaratma potansiyeli taşımakta. Özellikle genç kızların eğitimine yönelik yapılacak yatırımlar ve toplumsal cinsiyet eşitliğine dair farkındalık çalışmalarının artırılması, gelecekte böyle olayların yaşanması riskini azaltacaktır. Dilan’ın kısacık yaşamı, ardında bıraktığı çağrılarla birlikte, kalplerimizde daima yaşayacak. Bayramda yaşanan bu acı olay, bir kez daha herkesi bir araya getirirken, kadına yönelik şiddetin karşısında durmak adına toplumsal bilinci artırma görevini de üstleniyor.
Dilan’ı kaybetmek, toplum olarak hepimiz için büyük bir kayıptır. Öyle ki, her kadın, Dilan gibi eşit bir yaşam sürme hakkına sahiptir. Dilan’ın trajik ölümü, bu konuda farkındalık yaratmak ve mücadele etmek adına bir adım olmalıdır. Unutmayalım ki; her kadının sesi, bir başka hayatın değil, birçok hayatın kurtulmasına vesile olabilir.