İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu'nun bilirkişi davasında önemli bir gelişme yaşandı. İmamoğlu ve avukatlarının, 29 Mart 2024 tarihinde gerçekleşecek duruşmaya katılmayacaklarını açıklamaları, kamuoyunda büyük bir yankı uyandırdı ve bu durum, davanın seyrini önemli ölçüde değiştirebilir. Hukuk çevreleri ve siyaset uzmanları bu durumu şu şekilde değerlendirmektedir: İmamoğlu'nun avukatları, davanın yürütülüş biçimi ve mevcut koşullarında etkin bir savunma yapmanın mümkün olmayacağını düşündüklerinden böyle bir karar aldıklarını belirtiyorlar.
Dava, İmamoğlu'nun belediye başkanlığı sürecinde gerçekleştirilen bazı işlemlere ilişkin olarak açılmıştır. İmamoğlu'nun Yönetim anlayışının eleştirildiği mevcut süreçte, bazı muhalefet partileri ve sosyal medya kullanıcıları dava sürecinin siyasi bir boyut taşıdığına işaret ediyorlar. Davanın gerekçesi ise İmamoğlu'nun, önceki dönemlerde yapılan bazı projelerin maliyetleriyle ilgili yaptığı açıklamalara dayanmaktadır. Bir grup bilirkişi tarafından yapılan incelemelerde, İmamoğlu'nun kamu yararına olan bu projeleri ve süreçleri herhangi bir usulsüzlük olmaksızın yürüttüğü tespit edilmiştir. Ancak buna rağmen, dava süreci devam etmektedir.
İmamoğlu ve ekibi, duruşmaya katılmama kararlarını sadece bir ret değil; aynı zamanda davanın ciddi bir şekilde siyasi bir hamle olduğuna dair bir öngörü olarak değerlendirmektedir. Bu kararın, toplumda yargının bağımsızlığı ve adaletin sağlanması konusundaki tartışmaları alevlendirmesi bekleniyor. İmamoğlu ve avukatları, toplumdaki adalet arayışını desteklemek ve kamuoyunu bilgilendirmek amacıyla kapsamlı bir basın açıklaması yapmayı planlıyor. Bu açıklama, duruşmaya katılmamalarının gerekçelerini ve mevcut havadaki adalet duygusunu etkileme konusundaki düşüncelerini içerecek şekilde tasarlanacak.
Ekrem İmamoğlu'nun bu süreçte başlattığı iletişim stratejisi, katılmayacakları duruşmadan sonra bile dikkat çekmeyi hedefliyor. Ayrıca sosyal medya üzerinden yapılan paylaşımlar ve videolarla, destekçilerinin düşüncelerini dile getirmesini sağlamak adına çeşitli kampanyalar başlatılması bekleniyor. Bu tür stratejilerin, hem İmamoğlu'nun public relations (PR) çabalarında hem de kamuoyunun nezdindeki algısı üzerinde nasıl bir etki yaratacağı merakla bekleniyor.
İmamoğlu'nun avukatları ile yaptığımız görüşmelerde, Duruşma sürecinin sağlıklı bir şekilde ilerlemesi adına, adaletin tecelli etmesine yönelik çabalarının devam edeceğini aktardılar. Öte yandan, dava sürecinde yaşanan bu gelişmeler, İmamoğlu'nun siyasi geleceği üzerinde önemli bir rol oynayacak gibi görünüyor. Gelişmeleri yakından takip ederek, konunun önümüzdeki günlerde nasıl bir ivme kazanacağını göreceğiz.
Kamuoyunda yankı uyandıran bu dava, sadece İmamoğlu'nun değil, aynı zamanda Türkiye'deki siyasi atmosferin de bir yansıması olarak değerlendirilmektedir. İmamoğlu’nun duruşmaya katılmama kararı, sadece indinde değil, toplumsal olarak da geniş yankı bulmuş durumda. Bu durumun özellikle önümüzdeki seçim sürecindeki etkileri merak ediliyor. Günümüzde adalet, tarafsızlık ve şeffaflık unsurları, seçmenler için giderek daha fazla önem kazanıyor. İmamoğlu ve ekibinin bu kararı, partisi ve destekçileri tarafından nasıl yorumlanacak? Zamanla göreceğiz...