Son yıllarda genç kuşakların hayalleri ve hedefleri üzerine birçok araştırma yapılmış, ancak bunların çoğu yalnızca genel eğilimleri ve yanılgıları ele almıştır. Ancak günümüzde Z ve Y kuşakları, kendilerini ifade etmek ve toplumsal değişim yaratmak konusunda daha cesur ve açık sözlü hale gelmiştir. Bu durum, onların hayallerinin de evrildiği anlamına geliyor. Son bir araştırma, Z ve Y kuşaklarının en büyük hayalini sadece kariyer, aşk veya maddi kazanımlar olarak değil, çok daha derin ve anlamlı bir kavram olan mutluluk üzerinden şekillendirdiğini ortaya koydu.
Y kuşağı (1981-1996 doğumlular) ve Z kuşağı (1997-2012 doğumlular) ciddi sosyal ve ekonomik zorluklarla büyüdü. Dünyanın dört bir yanında yaşanan doğal afetler, ekonomik krizler, pandemiler ve toplumsal kutuplaşmalar, gençlerin hayatlarına damgasını vurdu. Özellikle COVID-19 pandemisi, gençlerin ruh hali ve gelecek beklentileri üzerinde derin etkiler bıraktı. Araştırma sonucunda ortaya çıkan verilere göre, karşılaşılan bu zorluklar gençlerin yaşam kalitesini artırma isteğini beraberinde getirdi. Artık daha fazla genç, maddi kazanımlardan ziyade, duygusal ve zihinsel sürdürülebilirlik üzerinde duruyor.
Y ve Z kuşakları, sadece hayal kurmakla kalmayıp, bu hayalleri gerçekleştirmek için gerekli adımları atma konusunda da kararlıdır. Ancak mutluluğu hedeflerken, sağlıklı bir denge kurmanın öneminin farkında. İş hayatının getirdiği stres, sosyal medya baskısı ve çevresel sorunlar, bu kuşakların mutluluk arayışını zorlayıcı hale getirebilir. Z kuşağı, özellikle çevrimiçi platformlarda maruz kaldığı yoğun rekabetin farkındadır ve bu nedenle daha gerçekçi, sürdürülebilir hedefler belirleme eğilimindedir.
Araştırma, ayrıca gençlerin mutluluğu sağlarken dikkat ettiği faktörleri de belirliyor; bunlar arasında sosyal ilişkiler, hobi edinme, çevre bilinci ve kişisel gelişim prominent bir şekilde yer alıyor. Gençler, yalnızca kendi mutluluklarını değil, aynı zamanda toplumun genel huzurunu da önemseyerek, bu değerleri hedeflerine entegre ediyorlar.
Sonuç olarak, Z ve Y kuşakları, hayallerinde mutluluğu birincil hedef olarak gördükleri için, daha geniş perspektifli, etkileşimli ve anlam dolu yaşam tarzları benimsiyorlar. Bu durum, hem bireylerin hem de toplumların daha sağlıklı ve uyumlu bir yapı içerisinde var olmasını sağlayabilir. Gelecek, bu gençlerin ellerinde şekillenecek gibi görünse de, önemli olan bu dönüşüm sürecini nasıl yönetecekleridir. Hayalin peşinde koşarken, mutluluğun ve manevi değerlerin her şeyden önce geldiğini unutmamak gerekiyor.